4 Haziran 2012 Pazartesi

Kuran'ı Rehber Edinmek

Kuran'ı Rehber Edinmek
Din ahlakından uzak yaşayan toplumlarda çarpık bir din anlayışı hakimdir. Böyle bir toplumda yetişen insanlar, dini sadece kulaktan dolma, yanlış bilgilerle öğrenir, Allah'ı ve Allah'ın emrettiği güzel ahlakı tanımazlar. Bu nedenle de herkesin din adına farklı uygulamaları, kuralları ve birbiriyle benzeşmeyen doğru ve yanlışları olur. Oysa gerçek dinin öğrenilebileceği ana kaynak Kuran ve Peygamber Efendimiz (sav)'in sünnetidir. Kuran tüm kainatı yoktan var eden, herşeyin en doğrusunu bilen Allah'ın sözüdür.
Kuran, her insanın anlayabileceği, sade ve anlaşılır bir üsluba ve eşsiz hikmete sahiptir. Ancak buna rağmen Allah'a ve dine karşı samimiyetsiz, hatta düşmanca bir tutum içerisinde olan bazı insanlar Kuran'a ön yargıyla yaklaşır, kendi bozuk mantık örgüleri nedeniyle ayetleri çarpık yorumlarlar. Kimileri de dini kasten zor göstermek için pek çok batıl inanç, bidat ve hurafe türetirler. Kuran'ı bilen ve Peygamber Efendimiz (sav)'in hayatını tanıyan iman sahibi insanlar ise, bunların birer hurafe olduğunu anlar ve hiçbirine itibar etmezler. Ancak Allah'ı ve Kuran'ı tanımayanlar, cahillikleri nedeniyle bu hurafelerin etkisinde kalır, temeli Kuran'a dayanmayan bu batıl dini, gerçek din zannetme yanılgısına düşerler. Kuran'ı ve hadisleri okumadıkları için de Allah'ın seçip beğendiği dinin güzelliklerini göremezler.
Bu hatalı yolu izleyen kişilerin büyük çoğunluğu, Allah'ın tüm insanlara bir hidayet rehberi olarak indirdiği Kuran'da yazılı olanları merak dahi etmezler. Dinle ilgili merak ettikleri konuları öğrenmek istediklerinde, Allah'ın kıyamete kadar geçerli kıldığı, doğruluğunda şüphe olmayan Kuran dışındaki pek çok yanlış kaynağa başvurur, ancak Kuran'ı okumazlar. Bu durum, Kuran'da, "Rabbim gerçekten benim kavmim, bu Kuran'ı terk edilmiş (bir Kitap) olarak bıraktılar" (Furkan Suresi, 30) ayetiyle ifade edilmektedir. Oysa dinin kaynağı, Kuran ayetleri ve Kuran'da emredilenleri en güzel şekliyle uygulayan Peygamber Efendimiz (sav)in sünneti, yani sözleri, tavırları ve her türlü uygulamalarıdır. Allah Kuran'ı, insanların okuyup anlamaları, içinde yazılanları öğrenmeleri, tüm kainatı yoktan var eden Rabbimiz'i tanımaları, O'na nasıl kulluk edeceklerini bilip, sakınmaları için göndermiştir. Türlü örnek ve kıssalarla ayetlerini birer birer ve çeşitli biçimlerde açıklamıştır. Allah'ın "Biz Kitap'ta hiçbir şeyi noksan bırakmadık..." (Enam Suresi, 38) ayetiyle de bildirdiği gibi Kuran eksiksizdir. Gerek dünya hayatı, gerekse ölümden sonraki hayat ile ilgili pek çok detay, Kuran'da en hikmetli şekilde açıklanmıştır. Allah, "Andolsun, size (bütün durumlarınızı kapsayan) zikrinizin içinde bulunduğu bir Kitap indirdik. Yine de akıllanmayacak mısınız?" (Enbiya Suresi, 10) ayetiyle de bizlere bu gerçeği bildirmektedir.
Bu kitap, Kuran'ın Allah'ın sözü ve insanlar için bir hidayet rehberi olduğunu, dünya üzerindeki her insana hitap ettiğini, hükümlerinin indirildiği zamandan bu yana tüm devirleri kapsadığını, dolayısıyla her insanın başvurması gereken en önemli kaynak olduğunu anlatmak amacıyla hazırlanmıştır.
İslam dininin doğru bilinmesi ve Kuran ayetlerinin gerektiği gibi kavranması, insanların doğru yolu bulmaları için zaruridir. Bu konunun tüm insanlara anlatılması ise akıl, vicdan ve sağduyu sahibi her Müslümanın en önemli görevlerinden biridir.
KURAN-I KERİM HAK KİTAPTIR ADNAN OKTAR: Üç tane din yaratmış Cenab-ı Allah; Museviyet, İseviyet ve Muhammediyet. Muhammedi din, yani İslam dini, hak din. İmtihanın bu da bir şartı. Bu yapı içinde bu da görülüyor. İncil, yani samimi olarak söylüyorum, bakar bakmaz tahrif olduğu anlaşılıyor. Bir kere teslis inancı olması, yani bir insana Allah denmesi çok büyük bir zulüm. Çok büyük bir zulüm ve çok büyük bir oyun oynanmış Hıristiyanlara karşı. Musevilikte de ahiret inancı çok çıkarılmış. Çok şiddetli çıkarılmış. Buna rağmen kalmış biraz ama, çok çıkarılmış.
SUNUCU: Değiştirilmiş mi Hocam kitaplar?
ADNAN OKTAR: Bayağı değiştirmişler. Çok değiştirmişler. Yani zaten inkar da etmiyorlar. “Doğru” diyorlar inşaAllah. Ama hak olan kısımlar var tabii onlar bozulmamış olarak kalmış. Kalanları, zaten biz onları kitap haline de getirdik. Derli toplu bir araya getiriyoruz, yani Kuran’la mutabık olan yerler. Kuran, alenen gerçek. Şimdi, burada bu kadar uzatılacak bir yönü yok bunun. Her vicdan, her samimi vicdan Kuran’ı hemen anlar. Anlaşılmayacak bir yönü yok. Bu çok büyük bir nimet, Allah’a çok şükür. Mesela bak, ahireti biz bilemeyecektik ve detaylarını bilemeyecektik. Tevrat’a göre bilmeyecektik, İncil’de de çok az var ahiretin detayları. Çok az. Çok flu izahlar var. Kuran son derece sıhhatli, düzgün. Gayet güzel anlatmış Cenab-ı Allah Kuran’da. Bir kere Allah’ın varlığı ve Kuran çok net, yani o konuda insanların bocalamaya gireceği gibi değil. (Adnan Oktar’ın 13 Mart 2010 tarihli www.HarunYahya.TV röportajından)



Kuran temel başvuru kaynağıdır

Kuran temel başvuru kaynağıdır

Allah'ın sözü olan Kuran, doğru ile yanlışın, iyi ile kötünün ne olduğunu insanlara bildiren hak kitaptır. Kuran'da insanların niçin ve nasıl yaratıldıkları, yaşamaları gereken model, ibadet şekilleri, güzel ahlak ile ilgili bilgiler, bedenen ve ruhen sağlıklı olmanın yolları, zor anlarda ve beklenmedik durumlarda alınması gereken önlemler, çeşitli insan karakterleri, ekonomik, siyasi, sosyal ve hukuki yaşamın en ideal ne şekilde olması gerektiği, Allah'ın sözlerine itaatsizlik karşısında insanların içine düşecekleri kargaşalar, ölüm anı ile ilgili bilgiler, kıyamet gününde yaşanacaklar, cennet ve cehennem ile ilgili bilgiler ve bunun dışında daha pek çok konu çok detaylı olarak açıklanmıştır. Yani Kuran'da bir insanın yaşamının her anında gereksinim duyacağı temel bilgilerin tümü verilmektedir.

Allah'ın Kuran'da tarif ettiği Müslümanlık anlayışında insanın dinin hükümlerini kayıtsız şartsız kabul etmesi, kendisine yalnızca Allah'ı Rab edinmesi ve O'ndan başka bir yol gösterici edinmemesi, yaşamının her evresinde Allah'ın gösterdiği ve hoşnut olacağı şekilde yaşaması esastır. İşte böylesine bir iman ve ahlak anlayışında insan içinde yaşadığı toplumun din adına türettiği çarpık ve batıl inançların, atalarından öğrendiği dini bilgilerin körü körüne peşinden gitmez. Yani hem Kuran'ın Allah katından hak bir kitap olduğunu kabul edip, hem de "atalarından" kalma Kuran dışı yaşam felsefesine uymaz. Tek ölçü ve yol olarak yalnızca Kuran'ı ve Peygamberimizin yaşam şeklini benimser.

Nitekim Kuran'da pek çok ayette gerçek Müslümanların içinde yaşadıkları toplumun batıl dinlerinden kopup, katıksız olarak Allah'a ve Kuran'a yöneldiklerinden bahsedilir. Örneğin Kuran'da Kehf kıssasında aktarılan, yaşadıkları toplumun batıl dinlerini yaşamayı kabul etmediklerinden dolayı kınanan ve ölüm tehdidi altında kalarak bir mağaraya sığınmak durumunda kalan salih Müslümanların durumları şöyle anlatılır;


"Biz sana onların haberlerini bir gerçek (olay) olarak aktarıyoruz. Gerçekten onlar Rablerine iman etmiş gençlerdi ve Biz de onların hidayetlerini arttırmıştık. Onların kalpleri üzerinde (sabrı ve kararlılığı) raptetmiştik; (Krala karşı) Kıyam ettiklerinde demişlerdi ki: "Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbi'dir; İlah olarak biz O'ndan başkasına kesinlikle tapmayız, (eğer tersini) söyleyecek olursak, andolsun, gerçeğin dışına çıkarız. Şunlar, bizim kavmimizdir; O'ndan başkasını ilahlar edindiler, onlara apaçık bir delil getirmeleri gerekmez miydi? Öyleyse Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir?" (İçlerinden biri demişti ki:)"Madem ki siz onlardan ve Allah'tan başka taptıklarından kopup-ayrıldınız, o halde, (dağlara çekilip) mağaraya sığının da Rabbiniz size rahmetinden (bolca bir miktarını) yaysın ve işinizden size bir yarar kolaylaştırsın." (Kehf Suresi, 13-16)

Elbette ki içinde yaşadığı toplumun batıl dininden kopup ayrılmak demek manevi olarak batıl din mensuplarından kopmak anlamındadır. Bir diğer deyişle onların Kuran dışında olan ibadet şekillerini, inançlarını, değer yargılarını, ahlak anlayışlarını, gelenek ve adetlerini, davranış şekillerini, konuşma üsluplarını benimsememeleri, kendilerine temel kaynak olarak Kuran'ı ölçü almalarıdır.

Kuran'da da bildirildiği üzere katıksız olan din yalnızca Allah'ındır. Allah Kendisi'ne kulluk edenlere din olarak İslam'ı seçip beğenmiş ve insanlara başvuracakları rehber olarak da Kuran'ı indirmiştir. Tek doğru ve hak yol, Allah'ın yoludur. Allah'ın Kuran'da bildirdiği yollar dışındaki tüm yollar batıldır, yanlıştır. Ve yalnızca hurafe, bidat ve zanlara dayalıdır. Kuran'a yönelenlerin nasıl düşünmeleri, davranmaları, konuşmaları gerektiği, ibadet şekilleri ve farz hükümleri apaçık olarak bildirilmiştir. Bu nedenledir ki yaşamının gayesi Allah'a kul olmak, O'nun rızasını kazanacak salih amellerde bulunmak ve cennete layık bir kul olmak olan gerçek iman sahipleri kendilerine yol gösterici temel kaynak olarak Kuran'ı ölçü alırlar. Tüm düşüncelerini Kuran ile değerlendirirler. Kuran'ın tüm hükümlerine itina ile uyarlar. Üstelik kişi hangi kültür, bilgi, tecrübe, görgü seviyesinde olursa olsun başvuracağı tek kaynak Kuran olur. Nitekim Allah Zümer Suresi, 36. ayetinde; "Allah, kuluna yeterli değil mi?" demektedir. Dolayısıyla insan ancak Kuran'ı tek ölçü olarak aldığı, Allah'ın buyruklarını titizlikle yerine getirdiği, her an O'nun rızasını kazanacak salih amellerde bulunduğu takdirde Allah katından güzel bir karşılık bulabilir.

KITAPLAR

Kuran'ı Rehber Edinmek
Ehl'i Sünnetin Önemi
Kuran Fihristi
Kuran Bilgisi
Kuran'ın Bazı Sırları
Kuran'ı Dinlemeyenler
Kuran'da Temel Kavramlar
Kuran'ın Hayata Sunduğu Güzellikler
Akılsız Kuran'ı Nasıl Yorumlar?
Kuran'dan Genel Bilgiler
Kuran'dan Cevaplar
Kuran Ahlakı
Kuran'a Göre Gerçek Akıl
Gözardı Edilen Kuran Hükümleri
Kolaylık Dini İslam 

KITAPLARDAN BÖLÜMLER

Peygamberimiz (sav)'in En Büyük Mucizesi:  Kuran-ı Kerim

Kuran Allah'ın Koruması Altındadır

Tek Hüküm Koyucu Allah'tır

Allah Adına Hüküm Koyanlar

Kuran'ı Rehber Edinmek

Kuran Alemlere Öğüttür

Kuran Furkan'dır; Doğruyu Yanlıştan Ayırır

Kuran'da Her şey Açıklanmıştır

Kuran Ahlakını Yaşamak Çok Kolaydır

Kuran'a Uymak İnsanlar Üzerindeki Yükleri Kaldırır

Allah Kuran'la İnsanları Uyarıp Korkutur

Müminler Kuran Ahlakını Eksiksiz Yaşarlar

Hz. Muhammed'in Tek Rehberi Kuran'dı

Örnek Kuran Nesli Oluşturmanın Önemi

Kuran, Kolay Olana İleten Bir Rehberdir

Allah Kolay Olanı Emretmiştir

Kuran Ahlakını Yaşamanın Kolaylığı 
 


 

KURAN´IN YETERLILIGI ILE ILGILI AYETLER

KENDİLERİNE OKUNAN BU KİTABI SANA GÖNDERMİŞ OLMAMIZ ONLARA YETMİYOR MU? Elbette inanan bir topluluk için onda rahmet ve ibret vardır. (Ankebut Suresi, 51)
DİLLERİNİZİN YALAN YERE NİTELENDİRMESİ DOLAYISIYLA ŞUNA HELAL, BUNA HARAM DEMEYİN. Çünkü Allah'a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah'a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler. (Nahl Suresi, 116)
“De ki: "Allah'ın kulları için çıkardığı ziyneti ve temiz rızıkları kim haram kılmıştır?" De ki: "Bunlar, dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet günü ise yalnızca onlarındır." Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız. De ki: "Rabbim yalnızca çirkin-hayasızlıkları -onlardan açıkta olanlarını ve gizli olanlarını,- günah işlemeyi, haklı nedeni olmayan 'isyan ve saldırıyı' kendisi hakkında ispatlayıcı bir delil indirmediği şeyi Allah’a şirk koşmanızı ve Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır." (Araf Suresi,  32-33)
Bir de dediler ki: "BU HAYVANLARIN KARINLARINDA OLAN, YALNIZCA BİZİM ERKEKLERİMİZE AİTTİR, EŞLERİMİZE İSE HARAMDIR. Eğer o, ölü doğarsa onlar da bunda ortaktırlar." Allah, (bu) düzmelerinin cezasını verecektir. Şüphesiz O, hüküm sahibi olandır, bilendir. (Enam Suresi, 139)
Çocuklarını hiçbir bilgiye dayanmaksızın akılsızca öldürenler ile Allah'a karşı YALAN YERE İFTİRA DÜZÜP ALLAH'IN KENDİLERİNE RIZIK OLARAK VERDİKLERİNİ HARAM KILANLAR elbette hüsrana uğramışlardır. Onlar, gerçekten şaşırıp sapmışlardır ve doğru yolu bulamamışlardır. (Enam Suresi, 140)
De ki: "Allah'ın sizin için indirdiği sizin bir kısmını haram ve helal kıldığınız rızıktan, haber var mı? Söyler misiniz?" DE Kİ: "ALLAH MI SİZE İZİN VERDİ, YOKSA ALLAH HAKKINDA YALAN UYDURUP İFTİRA MI EDİYORSUNUZ?" (Yunus Suresi, 59)
Ne oluyor ki size, kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalmanız dışında, O, SİZE HARAM KILDIKLARINI AYRI AYRI AÇIKLAMIŞKEN, ÜZERİNDE ALLAH'IN İSMİ ANILAN ŞEYLERİ YEMİYORSUNUZ? Gerçekten çoğu, bir ilim olmaksızın kendi heva (istek ve tutku)larıyla (kimilerini) saptırıyorlar. Şüphesiz, senin Rabbin haddi aşanları en iyi bilendir. (Enam Suresi, 119)
Deniz avı ve onu yemek size ve (yeryüzünde) dolaşanlara bir yarar olarak helal kılındı. İhramlı olduğunuz sürece kara avı ise size haram kılınmıştır. O'na (götürülüp) toplanacağınız Allah'tan korkup-sakının. (Maide Suresi, 96)
Şirk koşmakta olanlar dediler ki: "Eğer Allah dileseydi, O'nun dışında hiçbir şeye kulluk etmezdik, biz de, atalarımız da; VE O'NSUZ HİÇBİR ŞEYİ HARAM KILMAZDIK." Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. Şu halde elçilere düşen apaçık bir tebliğden başkası mı? (Nahl Suresi, 35)
Deveden iki, sığırdan da iki. De ki: "İKİ ERKEĞİ Mİ HARAM KILDI? Yoksa iki dişiyi mi ya da o iki dişinin rahimlerinin, kendisini kapsadığı (yavruları) mı? Yoksa Allah, bunları sizlere tavsiye ettiği zaman şahid miydiniz?" HİÇBİR BİLGİYE DAYANMAKSIZIN İNSANLARI SAPTIRMAK İÇİN ALLAH'A KARŞI YALAN UYDURUP İFTİRA DÜZENDEN DAHA ZALİM KİMDİR? Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.
De ki: "Bana vahyolunanlar içinde, yiyen bir kimsenin yiyeceği (şeyler) için, ölü eti, dökülen kan, domuz eti -ki bu gerçekten murdardır- ya da Allah'tan başkası adına kesilmiş bir fısk dışında, HARAM KILINMIŞ BİR ŞEY BULMUYORUM. Kim kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa, -saldırmamak ve haddi aşmamak şartıyla- (bu sayılanlardan ölmeyecek kadar yiyebilir). Şüphesiz senin Rabbin bağışlayandır, esirgeyendir. (Enam Suresi, 144-145)
 Ey iman edenler, Allah'ın sizin için helal kıldığı güzel şeyleri haram kılmayın ve haddi aşmayın. Şüphesiz Allah, haddi aşanları sevmez.” (Maide Suresi, 87)
Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda, Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, derler ki: "BUNDAN BAŞKA BİR KUR'AN GETİR VEYA ONU DEĞİŞTİR." De ki: "Benim onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edersem, gerçekten ben, büyük günün azabından korkarım." (Yunus Suresi, 15)
(O müşrikler ki,) KENDİ DİNLERİNİ FIRKALARA AYIRMIŞ VE KENDİLERİ DE PARÇA PARÇA OLMUŞLARDIR; Kİ HER GRUP KENDİ ELİNDEKİYLE ÖVÜNÜP SEVİNÇ DUYMAKTADIR. (Rum Suresi, 32)
O: "DİNİ DOSDOĞRU AYAKTA TUTUN VE ONDA AYRILIĞA DÜŞMEYİN" DİYE dinden Nuh'a vasiyet ettiğini ve sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya vasiyet ettiğimizi sizin için de teşri' etti (bir şeriat kıldı). SENİN KENDİLERİNİ ÇAĞIRDIĞIN ŞEY, MÜŞRİKLERE AĞIR GELDİ. Allah, dilediğini buna seçer ve içten kendisine yöneleni hidayete erdirir. (Şura Suresi, 13)
Musa, onlara apaçık olan ayetlerimizle geldiği zaman: "Bu, düzüp uydurulmuş bir büyüden başkası değildir. Biz geçmiş atalarımızdan bunu işitmedik" dediler. (Kasas Suresi, 36)
Gerçekten Benim ayetlerim size okunuyordu, fakat siz topuklarınız üzerinde geri dönüyordunuz; (Müminun Suresi, 66)
Buna (ayetlerime) karşı büyüklük taslayarak; gece vakti de hezeyanlar sergiliyordunuz. (Müminun Suresi, 67)
Onlar, yine de o sözü (Kur'an'ı) gereği gibi düşünmediler mi, yoksa onlara, geçmişteki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi? (Müminun Suresi, 68)
YOKSA ONLARIN BİRTAKIM ORTAKLARI MI VAR Kİ, ALLAH'IN İZİN VERMEDİĞİ ŞEYLERİ, DİNDEN KENDİLERİNE TEŞRİ' ETTİLER (BİR ŞERİAT KILDILAR)? Eğer o fasıl kelimesi olmasaydı, elbette aralarında hüküm (karar) verilirdi. Gerçekten zalimler için acı bir azap vardır. (Şura Suresi, 21)
Onlardan öyleleri vardır ki, dillerini kitaba doğru eğip bükerler, siz onu (bu okur göründüklerini) kitaptan sanasınız diye. Oysa o kitaptan değildir. "Bu Allah katındandır" derler. Oysa o, Allah katından değildir. Kendileri de bildikleri halde Allah'a karşı (böyle) yalan söylerler. (Al-i İmran Suresi, 78)
BİZİM AYETLERİMİZ KONUSUNDA ÇARPITMA YAPANLAR, BİZE GİZLİ KALMAZLAR. Öyleyse ateşin içine bırakılan mı daha hayırlıdır yoksa kıyamet günü güvenle gelen mi? Siz dilediğinizi yapın. Çünkü O yaptıklarınızı gerçekten görendir. (Fussilet Suresi, 40)
BİZİM AYETLERİMİZ KONUSUNDA ÇARPITMA YAPANLAR, BİZE GİZLİ KALMAZLAR. Öyleyse ateşin içine bırakılan mı daha hayırlıdır yoksa kıyamet günü güvenle gelen mi? Siz dilediğinizi yapın. Çünkü O yaptıklarınızı gerçekten görendir. (Fussilet Suresi, 40)
Ancak onlar, İŞLERİNİ KENDİ ARALARINDA (FARKLI) KİTAPLAR HALİNDE BÖLDÜLER; HER BİR GRUP, KENDİ ELLERİNDE OLANLA YETİNİP SEVİNMEKTEDİR. (Mü’minun Suresi, 53)
Ve elçi dedi ki: "RABBİM GERÇEKTEN BENİM KAVMİM, BU KUR'AN'I TERK EDİLMİŞ (BİR KİTAP) OLARAK BIRAKTILAR." (Furkan Suresi, 30)
Onlardan öyleleri vardır ki, dillerini kitaba doğru eğip bükerler, siz onu (bu okur göründüklerini) kitaptan sanasınız diye. Oysa o kitaptan değildir. "Bu Allah katındandır" derler. Oysa o, Allah katından değildir. Kendileri de bildikleri halde Allah'a karşı (böyle) yalan söylerler. (Al-i İmran Suresi, 78)
“Yine bunun gibi onların ortakları, müşriklerden çoğuna çocuklarını öldürmeyi süslü gösterdiler. Hem onları helake düşürmek, hem kendi aleyhlerinde dinlerini karmakarışık kılmak için. Allah dileseydi bunu yapmazlardı; sen onları ve düzmekte oldukları iftiraları bırak. Ve kendi zanlarınca dediler ki: "Bu hayvanlar ve ekinler dokunulmazdır. Onları bizim dilediklerimiz dışında başkası yiyemez. (Şu) Hayvanların da sırtları haram kılınmıştır." Öyle hayvanlar vardır ki, -O'na iftira etmek suretiyle- üzerlerinde Allah'ın ismini anmazlar. Yalan yere iftira düzmekte olduklarından dolayı O, cezalarını verecektir.” (Enam Suresi, 137-138)
“Şirk koşanlar diyecekler ki: "Allah dileseydi ne biz şirk koşardık, ne atalarımız ve HİÇ BİR ŞEYİ DE HARAM KILMAZDIK." Onlardan öncekiler de, bizim zorlu-azabımızı tadıncaya kadar böyle yalanladılar. De ki: "Sizin yanınızda, bize çıkarabileceğiniz bir ilim mi var? Siz ancak zanna uymaktasınız ve siz ancak "zan ve tahminle yalan söylersiniz." De ki: "En 'üstün ve apaçık' delil Allah'ındır. Eğer O  dileseydi elbette tümünüzü hidayete yöneltip-iletirdi." De ki: "Gerçekten Allah'ın bunu haram kıldığına şehadet edecek şahidlerinizi getirin." Şayet onlar, şehadet edecek olurlarsa sen onlarla birlikte şehadet etme. Ayetlerimizi yalan sayanların ve ahirete inanmayanların heva (istek ve tutku)larına uyma; onlar (birtakım güçleri ve varlıkları) Rablerine denk tutmaktadırlar.... Bu benim dosdoğru olan yolumdur. Şu halde ona uyun. Sizi O'nun yolundan ayıracak (başka) yollara uymayın. Bununla size tavsiye etti, umulur ki korkup-sakınırsınız.” (Enam Suresi, 148-153)
Sana Kitab’ı indiren O'dur. Ondan, Kitab’ın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem'dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah'tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise: "Biz ona inandık, tümü Rabbimiz'in Katındandır" derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez. (A-li İmran Suresi, 7)
Onlar, hem ondan alıkoyarlar, hem kendileri kaçarlar. Onlar, yalnızca kendi nefislerinden başkasını yıkıma uğratmazlar ama şuurunda değildirler. (Enam Suresi, 26)
Biz, daha hayırlısını veya bir benzerini getirinceye (kadar) hiçbir ayeti neshetmez (hükmünü yürürlükten kaldırmaz) veya unutturmayız. Bilmez misin ki Allah, gerçekten herşeye güç yetirendir. (Bakara Suresi, 106)
Hayır; çünkü o, Bizim ayetlerimize karşı 'kesin bir inatçıdır."
Onu alabildiğine sarp bir yokuşa süreceğim.
Çünkü o, düşündü ve bir ölçü tespit etti.
Kahrolası, nasıl bir ölçü koydu?
Yine kahrolası, nasıl bir ölçü koydu?
Sonra bir baktı.
Sonra kaşlarını çattı ve yüzünü ekşitti.
Sonra da sırt çevirdi ve büyüklük tasladı (istikbar). (Müddesir Suresi, 16-23)
Eğer kulumuza indirdiğimiz (Kur'an)’dan şüphedeyseniz, bu durumda, siz de bunun benzeri bir sûre getirin. Ve eğer doğru sözlüyseniz, Allah'tan başka şahitlerinizi (kendilerine güvendiğiniz yardımcılarınızı) çağırın. (Bakara Suresi, 23)
Kendinden öncekini doğrulayıcı olarak sana Kitap'tan vahyettiğimiz gerçeğin ta kendisidir. Şüphesiz Allah, elbette haber alandır, görendir. (Fatır Suresi, 31
Rabbinin sözü, doğruluk bakımından da, adalet bakımından da tastamamdır. O’nun sözlerini değiştirebilecek yoktur. O, işitendir, bilendir. (En’am Suresi, 115)
Ne zaman onlara Allah Katından yanlarındakini doğrulayan bir elçi gelse, kitap verilenlerden birtakımı, sanki bilmiyorlarmış gibi Allah'ın Kitabı’nı arkalarına attılar. (Bakara Suresi, 101)
Sen onların dinlerine uymadıkça, yahudi ve hristiyanlar senden kesinlikle hoşnut olacak değillerdir. De ki: “Şüphesiz doğru yol, Allah’ın (gösterdiği) yoludur.” Eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların heva (arzu ve tutku)larına uyacak olursan, senin için Allah’tan ne bir dost vardır, ne de bir yardımcı. (Bakara Suresi, 120)
Siz (Müslümanlar,) onların size inanacaklarını umuyor musunuz? Oysa onlardan bir bölümü, Allah'ın sözünü işitiyor, (iyice algılayıp) akıl erdirdikten sonra, bile bile değiştiriyorlardı. (Bakara Suresi, 75)
Onların ardından yerlerine kitaba mirasçı olan birtakım 'kötü kimseler' geçti. (Bunlar) Şu değersiz olan (dünya)ın geçici-yararını alıyor ve: "Yakında bağışlanacağız" diyorlar. Bunun benzeri bir yarar gelince onu da alıyorlar. Kendilerinden Allah'a karşı hakkı söylemekten başka bir şeyi söylemeyeceklerine ilişkin kitap sözü alınmamış mıydı? Oysa içinde olanı okudular. (Allah'tan) Korkanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Hala akıl erdirmeyecek misiniz? (A’raf Suresi, 169)